temelfikralari
TEMEL FIKRALARI HALİNE ŞÜKRET
Dursun, çok feci bir trafik kazası geçirir... Koma halinde hastaneye kaldırırlar. Tedavi olurken kendine gelir. Yatağında bakar ki bir kolu yok... Hepten morali bozulur, asabileşir. Bir taraftan da hastaneyi birbirine katar: -Ben tek kolla nasıl yaşarım şimdi. Diye bağırıp çağırır. Kendini hastanenin penceresinden atıp intihar edeceğini söyler. Doktorlar başına toplanır, bakarlar Dursun ciddi, başlarlar nasihata: -Bak evladım, insan tek kolla da yaşayabilir, ölmediğine şükretsene. Sonra beterin beteri var. Geçen yıl Temel de kaza geçirdi. Onun iki kolunu birden kesmek zorunda kalmıştık... Ama o senin gibi bağırıp, hastaneyi birbirine katmadı. Şimdi de gül gibi yaşayıp gidiyor. İnanmazsan git de bak. Dursun, bir an sakinleşir, gider yukarı mahallede Temel'i bulur. Bir de bakar ki, Temel'in hakikaten iki kolu kesik ama, Temel bahçede kıvır kıvır oynuyor, hem de nasıl oynuyor... Bizim Dursun'un kafası karışır ve hayretle Temel'e yaklaşır: -Ula Temel, eyi ki seni gördüm, yoksa hayatum gideyidi. Ula bizim bi kolumuz kesildi diye intihar edeceğidum. Ama senin, iki koli kesik vaziyette, hem de bi dansöz gibi oynamana karşı teselli oldum... Şu dünyanın haline bak, benum tek kolum kesildi diye intihar edecek kadar beyinsuzum, sense iki koli yok göbek ataysun... Derken, Bizim Temel patlar: -Ula sen manyak misun, ne göbek atmasi. Sırtım fena halde kaşuniyi... Patlayrum. BAŞKA ÇİMSE YOK Mİ?. Temel, bir gün tarlasından eve dönmektedir. Karadeniz bölgesinin sarp arazisindeki patikada ilerlerken, birden ayağı kayar ve yüzlerce metre derinlikteki uçuruma yuvarlanır. Can havliyle, uçurumdaki bir ağacın dalına tutunur. Aşağıya bakar, metrelerce derinlikte ve dibinde de sivri kayalar. Belki duyan olur da kurtarmaya gelir diye avazı çıktığı kadar bağırır: -Çimse yok miiii! Bir kaç kere daha bağırır. Sonunda, ta yukarılardan, gökten bir ses duyar: -Ey kulum Temel! Düşüp ölsen ne var ki? Seni cennetime koyarım. Eğer emirlerimi yaptıysan, yasaklarımdan kaçındıysan, kul hakkı yemediysen hiç korkma! Temel şöyle bi düşünür, emirlerden hemen hiçbirini yapmamış, yasakların neredeyse tamamını yapmış, kul hakkı desen sadece Fadime'nin hakkını ödeyemez. Başını kaldırıp, tekrar bağırır: -Başka çimse yok miiii! VERGİ Bizim Temel uluslararası ekonomi toplantısına katılır... Devletin topladığı vergi dağılımını tartışırlar... Konuşmacılardan biri Amerikalı, biri Avrupalı, biri de Temel.. Ortaya bir fikir atılır... Halktan toplanan vergiler nasıl dağılım yapılacak. Amerikan vatandaşı söz alır: -Bizim Amerika’da önce yere bir çizgi çizeriz ve sonra topladığımız vergileri havaya atarız... Çizginin soluna düşen paraları halka hizmet olarak geri veririz, sağ tarafta kalan devlete kalır, yatırım yaparız... Derken Avrupalı söz alır ve: - Bizim Avrupa’da başka ama ona benzer bir uygulama yaparız... Önce yere bir daire çizeriz... Halktan toplanan vergileri havaya atarız. Dairenin dışında kalan halka hizmet olarak geri döner, dairenin içine düşenleri devlet harcamalarına kullanırız... Sıra bizim Temel’e gelir ve başlar anlatmaya: -Ula uşaklar ne güzel anlattunuz. Keşke bizda sizun çirkefluklerunuzi değil da habu çalışkanluğunuzi alsak... İnanun bizum öyle bir uygulamamız yok... Bizde daha kısa oluyi... Bi kere öyle yere çizgi çizmezuk... Bizde hükümet halktan toplar vergileri... Atar havaya. Yere düşenleri kendilerine harcama yaparlar... Havaya kalanlar halka hizmet olarak geri döner... FADİME EMİNİST OLURSA Dünya Feministler Kongresinde konuşmacılar görüş belirtmektedir. Amerikalı bir hanım şöyle der: -Ben iyi bir şirketin genel müdürüyüm. Artık alışveriş yapmaktan bıktım. Kocama "bundan sonra alışverişleri sen yap" dedim. Baktım, birinci gün oralı olmadı, ikinci gün oralı olmadı, üçüncü gün yaptı... Alman konuşmacı: -Ben iyi bir şirkette üst düzey yöneticiyim. Bir gün kocama "ben artık bulaşıkla ilgilenmekten bıktım, biraz da sen yıka" dedim. Birinci gün yapmadı, ikinci gün yapmadı, baktım üçüncü gün yapmış... Fadime kürsüye çıkmış: -Ben kendimi bildim bileli temizlikçiyim. Geçen gün Temel'e "ben artık çamaşır yıkamaktan mahvoldum, biraz da sen yıka" dedim. Birinci gün göremedim, ikinci gün göremedim, üçüncü gün gözüm yavaş yavaş görmeye başladı... SAĞIR KİM Temel doktora gitmiş: - Doktor bey, Bizum Fadime sağır herhalde, sorularima cevap vermeyi... - Karınızın sağırlık derecesini ölçelim. Siz bir soru sorun, duymaz ise beş adım yaklaşıp soruyu tekrarlayın. Ne kadar mesafede duyuyor bilelim. Temel, deneme yapmak için eve gittiğinde Fadime'yi yemek yaparken bulmuş: - Karıcuğum bugün yemekte ne var? Ses yok... Beş adım yaklaşıp bir daha sormuş. Çıt yok... Bir beş adım daha yaklaşıp yine sormuş: - Kiz Fadime saa diyrum, yemekte ne var? - Bak Temel, dördüncü kez söyliyrum, yemekte hamsili pilav var... NEYE BASIYOR Temel, kahvehanede arkadaşlarına av maceralarını anlatmaktadır: - Geçenlerde ormana ava gittum. Birden bi ayi ile karşulaştum. Tüfeği atıp kaçmağa başladum. O da beni kovalamaya başladi. Tam ayinun nefesini ensemde hissettuğum anda ayi kayup yere düşti. Bu durumu fırsat bilip arayi açmağa çaliştum. Ama ayi gene peşima düşti. Gene tam nefesini ensemde hissettuğum anda ayi tekrar kayup yere düşti. Ben tekrar arayi açmağa çalıştum. O arada Dursun, dayanamayarak sorar: - Ula Temel, çok cesaretli adamsun. Ben senun yerinde olsam, altuma ederdum. Temel atılmış: - Ula sen ayınun neye basup kayduğunu zannedeysun? HERKES BİLİYOR Temel, Paris'te bir dükkâna girmiş. Bakmış, dükkânın bir köşesinde harika bir papağan... Hayran hayran seyrederken, dükkân sahibi yanına gelip, -"Bu harika bir kuştur, karşısına geçene bakar ve ona nasıl birisi olduğunu söyler" demiş. Temel, papağanın karşısına geçer geçmez, kuş "Sen aptalsın" demiş. Temel, papağanı satın almak istemiş, ancak adam satılık olmadığını söylemiş. Bunun üzerine Temel, papağanın yumurtalarından rica etmiş. Adam, "yarın gelin verelim" demiş. Ertesi gün gittiğinde Temel'e üç tane yumurta vermiş. Temel derhal Trabzon'a dönmüş, eş-dost, akraba, komşu kim varsa toplamış ve papağanın özelliklerini anlattıktan sonra, gururla yumurtaları göstermiş ve hep birlikte yumurtaları kuluçkaya yatırmışlar. Bir süre sonra, yumurtalardan birisi çatlamış ve içinden normal bir tavuk civcivi çıkmış. Bir anlam verememişler. Fakat, ikincisinden bir bıldırcın, üçüncüden de keklik çıkınca, Temel'in tepesi atmış. Uçağa atladığı gibi varmış Paris'e, dükkânı bulmuş, dalmış içeriye... Papağan, Temeli görür görmez, "Sen salaksın" demiş. Temel daha da kızmış ve "Ula baa bak" demiş, "benum salak olduğumi burda bi sen bileyisun, ama senun orosbi olduğuni Tirabizonda cümle âlem bilıyi". ÜÇ VAMPİR 3 vampir varmış Biri alman biri ingiliz biriside bizim temel bunlar havada uçarlarken alman aşağıya inmiş ağzı burnu kan içinde gelmiş: almana sormuşlar: -Neden ağzın burnun kan içinde? Alman: -Aşağıdaki kadının kanını emdim . İngiliz aşağıya inmiş ağzı burnu kan içinde gelmiş. İngiliz'e sormuşlar: -Neden ağzın burnun kan içinde? İngiliz: -aşağıdaki adamın kanını emdim. Temel'de aşağıya inmiş oda ağzı burnu kan içinde gelmiş. Temel'e de sormuşlar: -Neden ağzın burnun kan içinde? Temel. -Aşağıdaki direği görüyormusunuz? Vampirler: -Evet. Temel: -Ama ben görmedim. PİLOT TEMEL Pilot Temel telsize var gücüyle bağırıyordu : - "Ula, sağ motor bozuldu. Düşeyrum, düşeyrum. Meydey düşeyrum. Kule düşeyrum." Kule hemen cevapladı : - "Mesaj anlaşıldı. Yerinizi bildirin, yerinizi bildirin." Temel gayet ciddi : -"Pilot kabini, öndeki sol koltuk, pilot kabini, öndeki sol koltuk." TEMEL LİMANDA Temel limanda işe başlamış. Aynı gün limana bir amerikan gemisi yanaşmaya başlamış, temel hemen rıhtıma koşmuş ve gemi görevlisine bağırmaya başlamış. -Ula halatı at, halatı demiş,. Tabii amerikalı anlamamış what diye bağırmış. Temel : -Halat diyrum uşağım halat duymaymisun. Adama yine anlamamış el kol hareketleri yapmaya başlamış. Temel bakmış olmayacak "your speak english" diye sormuş adama. Adam ingilizce konuşacağız diye sevinmiş ve yes yes diye bağırmış. Temel : -Tamam işte uşağım atsana halatı. |
Bugün 19 ziyaretçi (23 klik) ile buradaydı.©