enbiya
21.Sure (ENBİYA SURESİ) | Bismillāhirrahmānirrahīm | بسم الله الرحمن الرحيم | |||||||||
|
|||||||||||
Enbiya Suresi, (Arapça :سورة الأنبياء Enbiya ) Kur'an-ı Kerim'in yirmibirinci suresi. Mekke'de nazil olmuştur. 112 ayettir. Bilhassa bazı peygamberler ve onların kavimleriyle olan münasebetlerinden bahsettiği için Enbiya (peygamberler) Suresi adını almıştır. Kendinden önce gelen Ta-Ha Suresi'nin sonlarında geçen dümdüz yolu, geniş tarzda anlatır. Nüzul Zamanı: (İniş, İnmek, Aşağı inmek. Sure ve ayetlerin inmesi.) İbn Abbâs'tan gelen bir rivayete göre, Sure'nin tamamı bir defada Mekke'de vahyedilmiştir. Yezid'in kızı ve Hz. Muaz İbn Cebel'in ilk yeğeni Esma şöyle der: "Bu surenin indiği (vahyedildiği) sırada Hz. Peygamber (s.a.) dişi bir deve üzerinde bulunuyor ve ben de devenin yularını tutuyordum. Deve öylesine bir ağırlık hissetti ki, Peygamber'in (s.a.) altında sanki kemikleri kırılıyordu." Daha başka rivayetlerden, Hz. Peygamber'in (s.a.) surenin tamamını indiği gece yazdırdığını öğreniyoruz. Surenin konusu, onun Hz. Peygamber'in (s.a.) Mekke'deki son yılında indiğini açıkça göstermektedir. Yezid'in kızı Esma'dan (s.a.) gelen rivayet de bunu doğrulamaktadır. Esma Ensar'dan olduğuna ve İslâm'ı Hz. Peygamber'in (s.a.) Medine'ye hicretinden sonra kabul ettiğine göre, onun Hz. Peygamber'i (s.a.) Mekke'de ziyareti Peygamber'in Mekke'deki hayatının son yılında olsa gerektir. Çünkü bundan önce Peygamber'in (s.a.) Ensar'la ilişkisi, Ensar'dan bir kadının kendisini Mekke'de ziyarete geleceği düzeyde içten değildi Tarihsel arka planı: İndiği dönemi tesbit ettikten sonra, Surenin gerisinde yatan gerçeği görmek kolaydır. Hz. Peygamber'in (s.a.) insanları İslâm'a çağırmaya başlamasının üstünden oniki yıl geçmişti. Kureyş'in düşmanlığı ve yaptığı işkenceler en çekilmez ve vahşi bir durum almış, bu yüzden müslümanların çoğunluğu yurtlarını bırakıp, Habeşistan'a hicret etmek zorunda kalmışlardı. Bütün bunların ötesinde, Hz. Peygamber'in (s.a) iki büyük destekcisi olan Ebu Talip ve Hz. Hatice artık ona daha fazla yardım edecek ve güç verecek durumda değillerdi. Peygamber (s.a.) tüm dünyevi desteklerden yoksun kalmıştı. Fakat, buna rağmen muhalefetin keskin dişleri arasında görevini sürdürüyordu. Sonuçta, bir yandan da bir bütün olarak Mekke toplumu inat ve inkârın içine girmiş bulunuyordu. İslâm'a karşı bir eğilim gösteren herkes alay, eğlence, kınama, işkence ve sosyal boykota maruz bırakılıyordu. Bu kara günlerdeydi ki, Mekke'de İslâm'ı kabul eden Evs ve Hazrec'in bir takım etkili kişilerini çabalarıyla İslâm'ın serbestçe yayılmaya başladığı Yesrib'den bir ümit ışığı belirdi. İslâm'ın başarıya giden yolunda mütevazi bir başlangıçtı bu ve kimse bu başlangıcın gizlediği büyük potansiyeli kestirebiliyor değildir. Çünkü, sıradan bir gözlemciye göre bu zamanda henüz İslâm zayıf bir hareketti; yalnızca, Peygamber'in (s.a.) kendi ailesi ve hareket'in birkaç yoksul bağlısının zayıf desteği dışında hiçbir destek yoktu. Açıktır ki, yoksul müslümanların da, düşmanları haline gelen ve kendilerine işkence yapan kendi kavimlerince terkedildiklerinden, yapabilecekleri fazla bir yardım olamazdı. Geniş bilgi için tıklayın |
|||||||||||
Türkçe Meali için Burayı . / Orijinali için burayı Sh/1 - 2 tıklayınız. | Okuyan Ahmad Al- Ajmy (TvQuran.com) | ||||||||||
Bugün 140 ziyaretçi (194 klik) ile buradaydı.©