FORMLAR
=> Daha kayıt olmadın mı?FORMLAR - mevlana
Burdasın: FORMLAR => SERBEST KÜRSÜ => mevlana |
|
kani6161 (şimdiye kadar 3 posta) |
· Sevgide güneş gibi ol, dostluk ve kardeşlikte akarsu gibi ol, hataları örtmede gece gibi ol, tevazuda toprak gibi ol, öfkede ölü gibi ol, her ne olursan ol, ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol. · Şu dünyada yüzlerce ahmak, etek dolusu altın verir de, şeytandan dert satın alır. . Vazifesini tam yerine getirmemiş olanın vicdan yarasına ne mazaretin devası ne ilacın şifası deva getirmiş.. . Aşk altın değildir, saklanmaz. Aşıkın bütün sırları meydandadır.. . Yeşillerden, çiçeklerden meydana gelen bahçe geçici, fakat akıllardan meydana gelen gül bahçesi hep yeşil ve güzeldir.. · Nice insanlar gördüm, üzerinde elbisesi yok. Nice elbiseler gördüm, içinde insan yok. . Aşk, davaya benzer, cefa çekmek de şahide: Şahidin yoksa davayı kazanamazsın ki.. · Sen diri oldukça ölü yıkayıcı seni yıkar mı hiç? · İsa'nın eşeğinden şeker esirgenmez ama eşek yaratılışı bakımından otu beğenir. · Dert, insanı yokluğa götüren rahvan attır. · Ehil olmayanlara sabretmek ehil olanları parlatır. · Leş, bize göre rezildir ama, domuza, köpeğe şekerdir,helvadır. · Kuzgun, bağda kuzgunca bağırır. Ama bülbül, kuzgun bağırıyor diye güzelim sesini keser mi hiç? · Pisler, pisliklerini yapar ama sular da temizlemeye çalışır. · Dikenden gül bitiren, kışı da bahar haline döndürür. Selviyi hür bir halde yücelten, kederi de sevinç haline sokabilir. · Nasıl olur da deniz, köpeğin ağzından pislenir, nasıl olur da güneş üflemekle söner? · Akıl padişahı kafesi kırdı mı, kuşların her biri bir yöne uçar · Tövbe bineği, şaşılacak bir binektir. Bir solukta aşağılık | |||
kani6161 (şimdiye kadar 3 posta) |
Cengiz Çandar Demokrasiye ve Türkiye'nin istikrarına kast ve Yargı'nın harakirisi 18.03.2008 | Cengiz Çandar | Yorum ARAÇLAR yorum yaz favorilerime ekle haberi yazdır arkadaşıma gonder & Yargıtay Başsavcısı, Ak Parti'nin kapatılması istemiyle Anayasa Mahkemesi'ne başvurduğu andan itibaren, bir an bile, bu başvurunun hukuk ile ilişkisinin kurulamayacağını sokaktaki çocukların bile fark edeceği apaçıktı. O yüzden, hiç kimsenin, ister Yargıtay Başkanı olsun, ister Yarsav yöneticileri olsun, ister CHP ve DSP'nin tepesindekiler olsun, "hukuka saygı"dan söz etmeleri, "yargı bağımsızlığı"ndan dem vurmaları ve Anayasa Mahkemesi kararının beklenmesi çağrısını yapmalarının bir değeri yoktur. Yargıtay Başsavcısı'nın mesleğinin hukukçuluk olması, başvurusunun "siyasi" karakterini gizleyemiyor ve başvuruyu "hukuki"leştiremiyor. Nitekim, Yargıtay Başsavcısı, attığı adımın öylesine altında kalmıştır ki, gerek Yargıtay Başkanı'nın gerekse kimi meslektaşlarının kendisini "savunmak" üzere ortaya çıkmaları zorunlu hale gelmiştir. "Yüksek yargı", cuma günü siyasete ve demokrasiye "taarruz"dan, pazartesi günü "savunmaya çekilme" noktasına gelivermiştir. Çünkü, Türk yargısı, Cuma akşamüstü gündeme düşen "Ak Parti'nin kapatılması" girişimi ile ölümcül bir yara almış, bir anlamda "üç kuvvet"ten biri olarak tanımlanan yargı,"harakiri" yapmıştır. Türk devlet sistemine, "adalet" kavramına, yargının itibarına öyle bir darbe vurun ki, bu darbenin altından kolay kolay kalkılamasın dense, bu, ancak, Yargıtay Başsavcısı'nın Ak Parti'yi kapatma başvurusu ile mümkün olabilirdi. Gazete kupürleriyle, ideolojik mülahazalarla, ön yargılarla, niyet okumalarla oluşturulmuş, Türkçe bozukluklarıyla malul bu iddianame, Hukuk fakültelerinde, "bir savcı iddianamesi nasıl yazılmaz" ya da "hukuk dışı bir iddianame nasıl yazılır" diye ders ya da seminer konusu olabilecek nitelikte. Bu iddianamenin, Yargıtay Başsavcısı sıfatı taşıyan bir kişinin elinden çıkması, onun imzasını taşıması kadar, Türkiye'de yargı kavramını ve erkini yaralayacak bir şey olamaz. Ancak, bu "girişim"i, Yargıtay Başsavcısı'na | |||
kani6161 (şimdiye kadar 3 posta) |
ahmet arkadaşim bahsettiği yazarin ismini vererek okumani tavsiye ederiz sevgiler |
Cevapla:
Bütün konular: 23
Bütün postalar: 53
Bütün kullanıcılar: 54
Şu anda Online olan (kayıtlı) kullanıcılar: Hiçkimse
Bugün 228 ziyaretçi (322 klik) ile buradaydı.©