kutsalgizemleranasayfa
Kutsal Gizemler (Altın Oran) |
Kıyamet |
Dünyanın altın oran noktası |
Kur-an'da Altın nokta |
29 Mucizesi |
KUTSAL GİZEMLER Düşünün ki, birisi size bir sayfası yırtılmış gizemli bir roman verdi… İngilizcede “E” harfi metinler içerisinde % 12.7 yüzdesi ile görülmektedir. “Z” harfinin görülme sıklığı ise sadece % 0.7’dir. Diğer harflerin görülme sıklığı da bu ikisinin arasında bir yerlere tekabül eder. Böylece İngilizcede sadece harfleri sayarak hata belirlemesi yapabilmek mümkündür. DNA’da, bazı harfler diğerlerine göre tıpkı İngilizcedeki “E” harfi gibi daha sık görülmekte, bazıları da daha az sıklıkta görülmektedir. Fakat İngilizcenin tersine, bu harflerin hangi sıklıklarda görüleceği genetik koda saklanmış kesin bir matematiksel formülle kontrol edilmektedir. Hücreler çoğaldığında, DNA dizimindeki tüm harflerin toplam sayısı hesap edilir. Harflerin toplam sayımı kesin bir oranla eşleşmezse, hücre bir hata yapıldığını bilir. Böylece işlemi durdurarak yeni hücreyi öldürür. Bu sağlama mekanizmasının işlevsizliği yapısal doğum bozuklukları ve kansere neden olur. Jean Claude Perez DNA içerisinde, Altın Oranı (1.618) temel alan evrimsel bir matematiksel matris keşfetmiştir. Sizlere bundan bahsetmeden önce, bana genetik kod ile ilgili kısa bir açıklama yapmama izin verin. DNA’nın dört ana bazı vardır. Sembolleri şu şekildedir; T (Thymine) ,C (Cytosine) , A (Adenine) ve G (Guanine). Bu semboller üçlü küme kombinasyonlar şeklinde gruplanırlar. Bunlar 4x4x4 = 64 olası kombinasyona sahiptir. Böylece genetik alfabe 64 harflidir. 64 harf amino asitleri ve proteinleri meydana getiren yönergeleri yazmakta kullanılır. Perez harfleri sayarken, DNA’daki harfleri T-C-A-G tablosu şeklinde düzenlendiğinde ilginç bir örüntü göründüğünü ortaya koydu. Tabloyu gördüğünüz gibi ortadan 2’ye böldü. İnsan genomunda 1 milyon üçlü kümeye sahip bir DNA dizimini aldı. DNA’daki her üçlü kümenin popülâsyonunu saydı ve herbir aralığa yerleştirdi. 1940’larda seçkin bilim insanı Barbara McClintock bir mısırın DNA’sının bir kısmına zarar verdi. Daha sonra şaşkınlık içerisinde bitkinin hasar görmüş kısmının tamir edebildiğini gözlemledi. Bunu DNA dizilimindeki diğer kısımlarını kopyalayıp, hasar gören yere yapıştırarak yapıyordu. Keşfi o zamanlar için oldukça radikal bir şeydi, nerdeyse raporlarına kimse inanmamıştı. (40 yıl sonra bu çalışma sebebiyle Nobel aldı.) Ve bizler hala meraktayız. Bu denli ince bir hücre bunu yapmayı nasıl biliyor?…Fransız bir HIV virüsü araştırmacısı ve bilgisayar bilimci, bu sorunun cevabının bir kısmını buldu. İpucu; DNA’daki yönergeler sadece dilbilimsel değildir, aynı zamanda harikulade bir matematiğe sahiptirler. DNA’nın yapısına hükmeden bir Evrimsel Matris vardır. Bilgisayarlar veri hatalarını belirlemek için "sağlama toplamı" adı verilen bir şey kullanırlar. Görünüşe bakılırsa DNA’nın da bu tip bir sağlama (checksum) kullandığı gözükmektedir. Fakat DNA’nın sağlaması sadece kayıp veriyi belirlemekle kalmaz; bazen de neyin kayıp olduğunu hesap edebilmektedir. Bu kadar teknik açıklamadan sonra KUTSAL GİZEMLER'e videolar aracılığıyla bakalım. |