Kuran'ı ve Hz. Muhammed (sav)'in peygamberliğini inkar edenler, Peygamberimiz (sav)'e birçok zorluk çıkarmışlar, onun tebliğ faaliyetlerini engellemeye, hatta onu öldürmeye, tutuklamaya, sürmeye çalışmışlardır. Ancak Peygamberimiz (sav) her defasında onlara Allah'ın gücünü, varlığını, kendisinin hak bir elçi ve Kuran'ın da hak kitap olduğunu anlatmış, onları ahiret azabıyla uyarıp korkutmuştur. Ancak, Peygamberimiz (sav) fetihten sonra bile, inkarcılar üzerinde bir baskı kurmamış, hiç kimseyi zorla dine döndürmeye çalışmamış, herkese kendi inancında özgür olduğunu açıklamıştır.Bu konudaki bazı Kuran ayetler şöyledir,
"Eğer seni yalanlarlarsa, onlara de ki: "Benim yaptıklarım benim, sizin yaptıklarınız,sizindir. Siz benim yaptıklarımdan uzaksınız ve ben de sizin yaptıklarınızdan uzağım." (Yunus Suresi, 41)" "De ki: "Gerçekten bana: -Sizin ilahınız yalnızca bir tek ilahtır" diye vahyolunuyor; artık siz Müslüman olacak mısınız?"(108) "Buna rağmen yüz çevirecek olurlarsa, de ki: "Size eşitlik üzere açıklamada bulundum. Tehdit edildiğiniz şeyin yakın mı, uzak mı olduğunu bilemem."(109) "Şüphesiz O, sözün açıkta söylenenini de bilmekte, saklamakta olduklarınızı da bilmektedir."(110) "Bilemem; belki bu gecikme sizi denemek ve bir süreye kadar geçindirmek içindir"(111), "(Resulullah) Dedi ki: "Ey Rabbim! Aramızda gerçekle hükmet ve Rabbimiz O Rahmân'dır ki, isnad ettiğiniz (yalan) vasıflarınıza karşı yardımına sığınılacak olan ancak O'dur."(Enbiya Suresi, 108-112) De ki: "Ey kavmim, bütün yapabileceğinizi yapın; şüphesiz ben de yapıyorum. Bu yurdun (dünyanın) sonu, kimindir, bilip-öğreneceksiniz. Gerçekten zalimler kurtuluşa ermeyeceklerdir." (Enam Suresi, 135)
İNKARCILARLA GEREKSİZ TARTIŞMALARA GİRMEMİŞTİR.
Peygamber Efendimiz, Allah'ın varlığını, Kuran'ı ve kendisinin peygamberliğini inkar edenlere karşı çok sabırlı ve anlayışlı bir tutum izlemiş, hiçbir zaman zor ve baskı kullanmamıştır. Hatta, onların arasında adaletli bir tutum izleyeceğini ve kendileri ile gereksiz tartışmalara girilmeyeceğini belirtmiştir. Peygamber Efendimizin Allah'ın emrine uyarak söylediği bu ayetler Kuran'da şöyle bildirilir. "Şu halde, sen bundan dolayı davet et ve emrolunduğun gibi doğru bir istikamet tuttur. Onların heva (istek ve tutku)larına uyma. Ve de ki: Allah'ın indirdiği her kitaba inandım. Aranızda adaletli davranmakla emrolundum. Allah, bizim de Rabbimiz, sizin de Rabbinizdir. Bizim amellerimiz bizim, sizin amelleriniz sizindir. Bizimle aranızda 'deliller getirerek tartışma (ya, huccete gerek)' yoktur. Allah bizi biraraya getirip-toplayacaktır. Dönüş O'nadır." (Şura Suresi, 15)"
İNKARCILARI TEVBE ETMEYE ÇAĞIRMIŞTIR. Allah, sonsuz merhametli, şefkatli ve bağışlayıcı olandır. Allah, Kuran'da her kulunun tevbesini kabul edeceğini, bir insan vazgeçtiği takdirde günahlarını bağışlayacağını müjdelemektedir. Peygamberimiz (sav) de, inkar edenlere Allah'ın bu müjdesini iletmiştir. O inkar edenlere de ki: "Eğer vazgeçerlerse geçmişte (yaptıkları) şeyler bağışlanacaktır. Ama yine dönecek olurlarsa, önceki (toplumlara uygulanan) sünnet, muhakkak (onların başından da) geçmiş olacaktır. (Enfal Suresi, 38)" Peygamber Efendimiz hadis-i şeriflerinde de, insanlara her zaman tevbe edebileceklerini şöyle hatırlatmıştır:"Tevbe kapısı açıktır, Güneş garpten doğuncaya kadar kapanmaz." "Şu halde, sen bundan dolayı davet et ve emrolunduğun gibi doğru bir istikamet tuttur. Onların heva (istek ve tutku)larına uyma. Ve de ki: Allah'ın indirdiği her kitaba inandım. Aranızda adaletli davranmakla emrolundum...
(Şura Suresi, 15)"
İNKAR EDENLERE MUTLAKA YENİLGİYE UĞRAYACAKLARINI BİLDİRMİŞTİR. Peygamberimiz (sav)'in her sözünde ve her tavrında Allah'a olan güvenini, teslimiyet ve bağlılığını görmek mümkündür. Peygamber Efendimiz en zorlu zamanlarda dahi Allah'ın mutlaka yardım edeceğinden, müminlerin galip geleceğinden ve inkar edenlerin hüsrana uğrayacaklarından emin olmuştur. Ona, Kuran'da söylemesi emredilen şu ayetler de bunun bir örneğidir."İnkar edenlere de ki: "Yakında yenilgiye uğratılacaksınız ve toplanıp cehenneme sürüleceksiniz." Ne kötü yataktır o. (Al-i İmran Suresi,12)"Peygamber Efendimiz bir hadis-i şeriflerinde ise şöyle buyurmuşlardır."Size vadedilen mutlaka yerine gelecektir. Siz Allah'ı aciz bırakamazsınız."
İNKAR EDENLERE AHİRETİN VARLIĞINI HATIRLATARAK ONLARI UYARMIŞTIR. İnkar edenlerin en belirgin özelliklerinden biri ahiretin varlığına inanmamalarıdır. Peygamberimiz (sav)'in döneminde de inkar eden kişiler, ahirette insanların tekrar diriltileceklerine inanmamışlardır. Peygamberimiz (sav) ise onların iddialarına en hikmetli ve özlü şekilde cevap vermiştir. Kuran'da Peygamber Efendimize şu hikmetli ayetleri söylemesi emredilmiştir. "Dediler ki: "Biz kemikler haline geldikten, toprak olup ufalandıktan sonra mı, gerçekten biz mi yeni bir yaratılışla diriltileceğiz?" De ki: "İster taş olun, ister demir." "Ya da göğüslerinizde büyümekte olan (veya büyüttüğünüz) bir yaratık (olun)." Bizi kim (hayata) geri çevirebilir" diyecekler. De ki: "Sizi ilk defa yaratan." Bu durumda sana başlarını alaylıca sallayacaklar ve diyecekler ki: "Ne zamanmış o?" De ki: "Umulur ki pek yakında." (İsra Suresi, 49-51)" "Biz öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuzda mı, gerçekten biz mi diriltilecekmişiz?" "Veya önceki atalarımız da mı?" De ki: "Evet, üstelik boyun bükmüş kimseler olarak (diriltileceksiniz)." (Saffat Suresi, 16-18)Peygamber Efendimiz, belki bu insanlar inkarlarından döner ve iman ederler diye, onlara ahiretin dünya hayatından daha hayırlı ve üstün olduğunu hatırlatmıştır. Onun bu sözlerinden bazıları şöyledir: "Ey insanlar! Dünya peşin verilen bir metaıdır. İyi de kötü de ondan nasibini alır. Ahiret ise sadık bir vaaddir. Orada Kadir olan Melik hükmeder. Hak yerini bulur. Batıl ise zail olur. Ey insanlar, ahiret evladı olun, dünya uşağı olmayın. Zira evlat anaya tabidir. (Yani dünya çocuğu olursanız, dünya gibi mahvolmaya layık olursunuz.) Allah'dan korku üzerine amel ediniz. Biliniz ki amelleriniz sizinle yüzleşecektir. Ve yine sizler mutlaka Allah'a mülaki olacaksınız (kavuşacaksınız). Kim zerre miktarı hayır yaparsa onu görecek ve kim de zerre miktarı şer yaparsa onu görecek."
İNKAR EDENLERİ CEHENNEMLE UYARMIŞTIR. Allah'ın elçilerinin en önemli görevlerinden biri, insanları uyarmak ve onları Allah'ın azabı ve cehennem ile korkutmaktır. Resuller, böylece insanların korkup sakınmalarına, güzel ahlak göstermelerine ve bazılarının ahirette cennette yaşamalarına vesile olurlar. Peygamber Efendimiz de, insanları cehennem azabı ile uyarmış ve onları kötülüklerden, inkardan ve dinsizlikten korumaya çalışmıştır. Peygamberimiz (sav)'in cehennem ile uyarıp korkutması bazı ayetler şöyle bildirilir: "Onlara karşı apaçık olan ayetler_isimimiz okunduğu zaman, sen o inkar edenlerin yüzlerindeki 'red ve inkarı' tanıyabilirsin. Neredeyse, kendilerine karşı ayetler_isimimizi okuyanın üzerine çullanıverecekler. De ki: "Size, bundan daha kötü olanını haber vereyim mi? Ateş... Allah, onu inkar edenlere va'detmiş bulunmaktadır; ne kötü bir duraktır." (Hac Suresi, 72)" "(Benim görevim,) Yalnızca Allah'tan olanı ve O'nun gönderdiklerini tebliğ etmektir. Kim Allah'a ve O'nun elçisine isyan ederse, içinde ebedi kalıcılar olmak üzere onun için cehennem ateşi vardır. (Cin Suresi, 23)"Peygamber Efendimiz, cehennemi uzak görenlere, cehennemdeki azabı detayları ile tarif etmiş, Kuran'da bildirildiği üzere, inkar edenlerin cehennemdeki durumlarını, azaptan kurtulmak için nasıl yalvaracaklarını anlatmış ve insanların cehennemden korkup sakınmalarına vesile olmak için çaba göstermiştir.
İNKAR EDENLERE KARŞI KESİN VE EMİN BİR ÜSLUP KULLANMIŞ VE ONLARA UYMAYACAĞINI BİLDİRMİŞTİR. Peygamberimiz (sav), o dönemdeki inkarcılar, sayı ve güç olarak daha üstün gibi görünmelerine rağmen, onların tavırlarına ve tehditlerine aldırış etmemiş, Kuran'ı büyük bir kararlılıkla insanlara anlatmış ve doğru yoldan asla dönmeyeceğini açıkça ve kesin olarak belirtmiştir. Kararlılık ve sabır, müminlere ait önemli bir özelliktir ve her Müslüman, Peygamber Efendimizin kararlılığını ve azmini örnek almalıdır. Bu konuyla ilgili bazı ayetler şöyledir. "De ki: "Ben, sizin Allah'tan başka tapmakta olduklarınıza tapmaktan nehyedildim." De ki: "Ben sizin heva (istek ve tutku)larınıza uymam; yoksa bu durumda ben şaşırıp sapmış ve doğru yolu bulmamışlardan olurum." De ki: "Ben, gerçekten Rabbimden kesin bir belge üzerindeyim, siz ise onu yalanladınız. Sizin kendisine acele ettiğiniz (azab) yanımda değildir. Hüküm yalnızca Allah'ındır. O, doğru haberi verir ve O, ayırt edenlerin en hayırlısıdır." (Enam Suresi, 56-57)" "De ki: "Ey kafirler. Ben sizin taptıklarınıza tapmam. Benim taptığıma siz tapacak değilsiniz. Ben de sizin taptıklarınıza tapacak değilim. Siz de benim taptığıma tapacak değilsiniz. Sizin dininiz size, benim dinim bana." (Kafirun Suresi, 1-6)" "De ki: "Ey kavmim, üzerinde bulunduğunuz duruma göre yapın-edin; elbette ben de yapıp-ederim. Artık yakında öğreneceksiniz."
(Zümer Suresi, 39)"
PEYGAMBERİMİZ (SAV)'İN KİTAP EHLİNE YAPTIĞI HATIRLATMALAR Peygamberimiz (sav) Kitap Ehlini de en güzel şekilde uyarmış, onların tahrif edilmiş, şirk içinde bir dine değil, Allah'ın son vahyine inanmalarını tebliğ etmiştir. Peygamberimiz (sav), inkarcılar konusunda olduğu gibi Kitap Ehline de hiçbir baskı uygulamamış, onlara sadece öğüt vermiştir. Kitap Ehlinin en belirgin özelliklerinden biri, özellikle Yahudilerin kendilerini Allah'ın sevgili kulları olarak görmeleri ve kendilerinden başka hiç kimsenin cennete gidemeyeceğini iddia etmeleridir. Yahudilerin bu iddialarına Kuran'da pek çok ayette yer verilmiştir. Peygamberimiz (sav)'in ise, onların bu asılsız, hiçbir delile dayanmayan iddialarına verdiği karşılık Kuran'da şöyle bildirilir,Onlara, Allah'ın indirdiklerine iman edin" denildiğinde: "Biz, bize indirilene iman ederiz" derler ve ondan sonra olan (Kuran)ı inkar ederler. Oysa o (Kuran), yanlarındakini (Kitabı) doğrulayan bir gerçektir. (Onlara) De ki: "Eğer inanıyor idiyseniz, daha önce ne diye Allah'ın peygamberlerini öldürüyordunuz?" (Bakara Suresi, 91) "De ki: "Eğer Allah katında ahiret yurdu, başka insanların değil de, yalnızca sizin ise, (ve) doğru sözlüyseniz, öyleyse hemen ölümü dileyin." Oysa onlar, önceden ellerinin takdim ettiklerinden dolayı onu (ölümü) hiçbir zaman kesin olarak dilemiyeceklerdir. Allah, zalimleri bilendir. (Bakara Suresi, 94-95)" "Dediler ki: "Yahudi veya Hıristiyan olmayan hiç kimse kesin olarak cennete giremez." Bu, onların kendi kuruntularıdır. De ki: "Eğer doğru sözlüyseniz, kesin-kanıtınızı (burhan) getirin." (Bakara Suresi, 111)"
"Yahudi ve Hıristiyanlar: "Biz Allah'ın çocuklarıyız ve sevdikleriyiz" dedi. De ki: "Peki, ne diye sizi günahlarınızdan dolayı azablandırıyor? Hayır, siz O'nun yarattığından birer beşersiniz. O, dilediğini bağışlar, dilediğini azaplandırır. Göklerin, yerin ve bunların arasındakilerin tümünün mülkü Allah'ındır. Son varış O'nadır." (Maide Suresi, 18)" "Dediler ki: "Yahudi veya Hıristiyan olun ki, hidayete eresiniz." De ki: "Hayır, (doğru yol) Hanif (muvahhid) olan İbrahim'in dini(dir); O müşriklerden değildi." (Bakara Suresi, 135)" Peygamberimiz (sav) müminlere de, Kitap Ehli ile konuştuklarında"Biz Allah'a, meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine inandık deyiniz." diye buyurmuştur.
PEYGAMBERİMİZ (SAV) KİTAP EHLİ İLE TARTIŞMAMIŞ VE ONLARA İMANETMELERİ İÇİN BASKI UYGULAMAMIŞTIR. Peygamberimiz (sav) Kitap Ehlini Allah'a şirk koşmadan iman etmeye ve Kuran ahlakını yaşamaya çağırmış, ancak onlardan kendisine itaat etmeyenlere karşı da çok yumuşak ve adaletli davranmıştır. Kitap Ehlini ibadetlerinde serbest bırakmış, her türlü adetlerini uygulamalarına izin vermiş, kendi ehline de onlara adaletle davranmalarını buyurmuştur. Bu konuda Peygamberimiz (sav)'in şöyle dediği rivayet edilmiştir, "Kim bir zimmiye eziyet ederse, ben onun davacısıyım. Ben kime (bu dünyada) davacı olursam, kıyamet gününde de davacı olurum." (Zimmi: İslam devleti tabiyetinde olan gayr-ı müslimlere denir.)Hz. Peygamber (sav)'in ve onu izleyenlerin çeşitli Hıristiyan, Yahudi ve diğer dini gruplarla yaptığı anlaşma metinleri bugün birer belge olarak korunmaktadır. Örneğin, Peygamberimiz (sav), Hıristiyan olan İbn Harris b. Ka'b ve dindaşları için hazırlattığı anlaşma metninde: "Şarkta ve Garpta yaşayan tüm Hıristiyanların dinleri, kiliseleri, canları, ırzları ve malları Allah'ın, Peygamberin ve tüm müminlerin himayesindedir. Nasraniyet dini üzere yaşayanlardan hiç kimse kerhen İslam'a icbar edilmeyecektir. Hıristiyanlardan birisi herhangi bir cinayete veya haksızlığa maruz kalırsa Müslümanlar ona yardım etmek zorundadırlar" maddelerini yazdırdıktan sonra: "Ehl-i Kitap ile ancak en güzel yöntemlerle mücadele edin." (Ankebut Suresi, 46) ayetini okumuştur. Kuran'da Peygamberimiz (sav)'e, Ehl-i Kitaba karşı gösterilmesi gereken tutumu, kavmine şöyle açıklaması bildirilmektedir, "De ki: "O bizim de Rabbimiz, sizin de Rabbiniz iken, bizimle Allah hakkında (sözde kanıtlarla) tartışmalara mı giriyorsunuz? Bizim amellerimiz bizim, sizin de amelleriniz sizindir. Biz, O'na gönülden bağlanmış (muhlis) olanlarız." (Bakara Suresi, 139)"
KİTAP EHLİNİ DE ALLAH'A ŞİRK KOŞMADAN İMAN ETMEYE ÇAĞIRMIŞTIR. Peygamberimiz (sav), Kitap Ehlini dine çağırırken, onlara Allah'a şirk koşmamalarını söylemiş ve onları Müslümanlarla ortak bir noktada buluşmaya davet etmiştir, "De ki: "Ey Kitap Ehli, bizimle sizin aranızda müşterek (olan) bir kelimeye (tevhide) gelin. Allah'tan başkasına kulluk etmeyelim, O'na hiçbir şeyi ortak koşmayalım ve Allah'ı bırakıp bir kısmımız (diğer) bir kısmımızı Rabler edinmeyelim." Eğer yine yüz çevirirlerse, deyin ki: "Şahid olun, biz gerçekten Müslümanlarız." (Al-i İmran Suresi, 64) "De ki: "Ey kitap Ehli, haksız yere dininiz konusunda aşırı gitmeyin ve daha önce sapmış, birçoğunu saptırmış ve dümdüz yoldan kaymış bir topluluğun heva (istek ve tutku)larına uymayın." (Maide Suresi, 77)" Hz. Muhammed (sav), Hz. Muaz (r.a.)'yı Yemen'e göndermiş ve giderken ona Kitap Ehlini öncelikle sadece Allah'a ibadet etmeye çağırmasını söylemiştir:"Sen Ehl-i Kitap bir kavme gidiyorsun. Onları davet edeceğin ilk şey Allah'a ibadet olsun."