isa
HZ.İSA'NIN REF'İ HAKKINDA BİLGİNLERCE KABUL EDİLEN İLKELER. (BÖLÜM 2)
Müfessirlerin belirttikleri bu olası anlamlar, İsa'nın inişi konusunda kesin bir nass olmadığını göstermesi bakımından yeterlidir. Fakat biz bununla yetinmeyip ikinci görüşü tercih edeceğiz Bu tercihimizde de şu argümanlara dayanmaktayız:
1 Kur'an'daki bu ifadeler ba's'i inkar eden ve bununla ilgili sözleri tuhaf bulan Mekke ehline müteveccihtir Kur'an-ı Kerim birçok sure ve ayetlerinde onlara karşılık vermeye ve kalplerinden şüpheyi söküp atmaya çalışmıştır Kur'an'ın bu konudaki metodu, bakışları, fiilî olarak gözlemledikleri ve inandıkları nesnelere çevirmektedir Ey insanlar! Öldükten sonra tekrar dirilmekten şüphede iseniz ne olduğunuzu size açıklamak için sizi topraktan yarattık. [5] Yeryüzünü görürsünüz ki kupkurudur; fakat biz ona su indirdiğimiz zaman harekete geçer, kabarır. [6] Allah'ın rahmetinin belirtilerine bir bak, yeryüzünü ölümünden sonra nasıl diriltiyor Şüphesiz ölüleri o diriltir [7] içinde bu ayet-i kerimenin geçtiği Zuhruf Suresi, başında, bu manaya işarette bulunmuştur 0, suyu gökten bir ölçüye göre indirir Biz onunla ölü memleketi diriltiriz İşte siz de böyle diriltileceksiniz (ey inkarcılar!) [8] Bu, şüpheyi ortadan kaldırmak için istidlalde bulunurken verimli ve sapasağlam bir yoldur Fakat İsa'nın inişi gibi bir takım haberlere dayalı olaylara bakışları çevirmeğe gelince bu zaten onların yanında ayrı bir şüphe konusudur Bu da onlardan şüphe ile şüpheyi izale etmelerini istemek demektir Bu yol kesinlikle doğru bir yol olamaz Çünkü bu, inkar edilen bir şeye dayanılarak bir başka inkar edilen şeyin varlığına ilişkin istidlalde bulunmak demek olur. 2) Allah Teala'nın Hz İsa'yı kıyametin alameti olarak ayette belirtmiş olmasıdır 0 (kıyamet)ten kuşku duymayın [9] Bu ayet bize göstermektedir ki konuşma (kelam) kıyametin bizzat kendisinden kuşku duyan topluluğadır Alamet ise o (alamet)e inanan ve onun kuşkusuz olarak geleceğini tasdik eden kimse için söz konusudur Oysa kıyametin vukuunu inkar eden veya ondan kuşku duyan bir kimseye kıyametin alametinden söz etmeye hacet kalmaz Hatta onunla bu konuda (alamet konusunda) konuşmak doğru bile değildir Öncelikle gerekli olan kişiyi (veya kavmi) ona imana götürecek delili ortaya koymaktır Ki daha sonra ona kendisine iman ettiğin bu şey kıyametin de alametidir (öyleyse bu alamete iman ettiğin gibi kıyamete de iman et) denebilsin. 3-Ayrıca Arap dilinin üslubunu anlamada kabul edilmiş prensiptir ki, hüküm, lafızda zata dayandırıldığı zaman; mana olarak onun kast ettiği tam doğru anlaşılmayabilir 0 zaman söz de zata en yakın ve en uygun olan bir kelimeyi (anlamı) takdir ederiz Bu kuralı Allah Teala'nın şu sözüne uygularsak 0 kıyametin geleceğini bildirir; biliriz ki burada bizzat kastedilen Hz İsa'nın kendisi değildir Sözde bir takdir yapmamız gerekir Nüzul ile babasız yaratma ve ölüleri diriltme arasında bir dengeleme yaparsak babasız yaratmayı zata en yakın buluruz Çünkü bu onun yaratılmasına ve oluşumuna gitmektedir Yoksa ona arız olan bir şeye değil Bu durumda yüklem onun üzerine olur ve ayet-i kerimenin anlamı şöyle ortaya çıkar: Kıyamet konusunda kuşku duymayın; çünkü İsa'yı babasız olarak yaratmaya güç yetiren Allah kıyameti yapmaya da kadirdir Böylece açığa çıkmıştır ki: 1) İsa'nın ineceğini haber vermek, kıyameti inkar edenlerin gönüllerindeki şüpheyi izale etmede sağlıklı bir delil değildir. Durum bu olunca devamında 0 (kıyamet)den şüphe etmeyin gibi bir ifadenin de gelmesi doğru olamaz. 2) İsa'nın ahir zamanda inişini kıyamet alametlerinden bir alamet saymak doğru olamaz Çünkü konuşma kıyameti inkar eden bir topluluğadır. Onların kıyametin kopacağına ilişkin bir delile ihtiyaçları vardır. Çünkü Kur'an'ın bu hitabı kıyamete iman etmiş bir topluluğa değil ki, onlara kıyametin alametleri anlatılsın (hatırlatılsın) 3) Açıkladığımız gibi ayetin yüklenebileceği en yakın mana ikinci şıktaki manadır Şimdi bunlar, İsa'nın ref'i ve inişi ile ilgili ortaya koydukları ayetlerdir Kuşkusuz insaflı okuyucu bunları böyle bir incelemeye tabi tuttuğunda ve bahsettiğimiz ilkeleri bu ayetlere uyguladığında şundan emin olur ki; İsa'nın ref'i ve inmesi konusunda Kur'an'da zann-ı galip ifade eden herhangi bir ifade yoktur Nerede kaldı ki akideyi oluşturan -ve bazılarının yaptığı gibi- inkarcısını tekfir eden kesin bir nass bulunsun. Notlar: 1 Bkz: Akaid ve Şeriat Bölüm: Akideyi Belirlemenin Metodu, Yöneliş Yay, İstanbul-1991 2 Oysa onlar şu ayet-i kerimeye tutundular: Bilakis Allah onu kendisine yükseltti Bu kısım Allah Teala'nın şu sözünden sonra gelmektedir: Onu kesin olarak öldürmediler Ve onlar şöyle söylediler: Öldürme olayını olumsuzladıktan sonra ifade edilen ref' (yükseltme) hadisesi kesin olarak cismin ref'idir Aksi halde bilakisden önceki ibare ile bilakisden sonraki ibare arasında herhangi bir zıtlık (olumsuzlama) gerçekleşmiş olmazdı Biz onlara şöyle diyoruz: Münafat (zıtlık/olumsuzlama) vardır Çünkü ref' (yükseltme)den maksat O'nu (İsa) düşürmeyi amaçladıkları şeye engel olmak suretiyle İsa'nın derecesinin ve konumunun yükseltilmesidir Böylece mana şu şekilde olmaktadır: Allah İsa'yı onlardan korumuştur Onlar onu öldürmeyi gerçekleştirememişlerdir Hatta Allah onların tuzaklarını boşa çıkarmış ve onu kurtarmıştır Ve onu eceliyle vefat ettirmiş; böylece de onun derecesini yükseltmiştir Biz Fetava'da şöyle demiştik: Böylece ayet, Allah Teala'nın şu sözüyle tamamen uyuşmaktadır: Seni vefat ettirecek, seni bana yükseltecek (ref') ve seni küfreden kimselerden tertemiz kılacağım Bu ayet kuvvetli bir olasılıkla onların İsa'nın cismiyle, diri olarak ref'i konusundaki tezlerini çürütmektedir İmam Razi tefsirinde şöyle demektedir: Seni tertemiz kılacağım: Yani seni onların arasından çıkaracak, seninle onların arasını ayıracağım Kendisine ref' (yükseltme) lafzıyla şanının büyüklüğü anlatıldığı gibi, tertemiz kılma (tathir) lafzıyla da arındırma manası bildirilmiştir Tüm bunlar onun şanının ve derecesinin yüceltilmesi ve yükseltilmesindeki mübalağaya işaret etmektedir Allah Teala'nın şu sözünün manası hakkında da şöyle demektedir: Sana tabi olanları küfreden kimselerin üstünde kılacağım İkinci söz:Buradaki üstündelikten kastedilen hüccet ve burhan ile olmasıdır Sonra şöyle demeye devam ediyor: Bil ki ayet-i kerimedeki ref'ine delalet eden bu ayet (seni bana yükselteceğim) derecenin ve şanın yükseltilmesidir Yoksa yön ve mekanla ilgili değildir Üstünde kılmada olduğu gibi mekanla ilgili bir durum değil, tamamen derece ve şanın yükseltilmesi ve yüceltilmesidir. 3 İbn Cerir'den bir takım tasarruflarla 4 Ebi's-Suud Tefsiri 5 22/Hacc, 5 6 22/Hacc, 5 7 30/Rum, 50 8 43/Zuhruf, 11 9 43/Zuhruf,61
Böylece Kur'anın onay vermediği ama Kur'an haricindeki nas ve diğer kaynakların olur dediği ve inanan halkın çoğunun da bu şekilde inandığı konuları belirli sıraya göre işleyelim derim. Bizce hanifliğin tanımı bitmiştir. Şimdi sıra yukarıda bahsettiğim konuların ilki olanına. Yani, Hz İsa yeniden yeryüzüne inecek mi? sorusuna gelsin."
Açılımımızı sağlayacak birkaç kilit soru. 1- Kur'anda böylesine önemli bir konu Kur'anın tanımıyla mübin midir? Ya da mübin(en ufak şüpheye yer bırakmaksızın/apaçık) olması gerekmez mi? 2- Bütün kurtuluş reçetesi Kur'anda olduğuna göre ve Kur'anda TEFRİT şeyden bırakılmadığına göre Hz İsa gelip ne yapacak? 3- Peygamber Efendimize atfedilen ilgili hadisleri Efendimizin söylemiş olması mümkün mü? 4- Bu hadisleri Efendimizin söylemiş olması onun önem ve anlamını zayıflatmış olmaz mı? 5- Hz İsa öncesinden bu yana kadar bir kurtarıcı bekleyenler hep yahudiler olmuştur. Zaten gelmiş olan Hz İsa yı beklentilerine uymadıkları hasebiyle öldürmeye kalkışmamışlar mıdır? 21. Asırda olmamıza rağmen zaten gelmiş olan ama kendi şablonlarındaki kurtarıcıya uymaması nedeniyle öldürmek istedikleri Hz İsa yı neden yeniden bekliyorlar? 6- Yahudilerden hristiyanlara geçen bu kurtarıcı beklentisi islama da geçmiş midir? Geçmemiş midir? 7- yahudi ve hristiyanları anladık da müslümanların da aynı beklentide olmaları....yani üç ayrı din mensuplarının da aynı beklentiyi paylaşmaları düşündürücü değil midir? Konuyla ilgili delil olarak ileri sürülen ayetlerin değerlendirilmesi: Birinci ayet: Kitap ehlinden hiçbir kimse yoktur ki, ölmeden önce ona (isa'ya) iman etmis olmasın. Kıyamet gününde o, onlara sahitlik edecektir. 4/155-159 Bu ayetle ilgili iki görüs bulunmaktadır: 1. Ayetteki ‘bihi:ona’ ve ‘mevtihi:ölümü’ ifadelerindeki zamir isa’ya aittir. O zaman anlam söyle olmaktadır: ‘Yahudi olsun, Hıristiyan olsun Kitap Ehli’nden hiç kimse yoktur ki isa’nin ölümünden önce isa’ya iman etmis olmasın.’ Halbuki onlar su ana kadar kendilerinden istenildigi biçimde O’na inanmamıslardır. 2. Ayetteki ‘bihi: ona’ zamiri isa’ya ‘mevtihi: ölümü’ zamiri de Ehl-i Kitap’tan olan kisiye aittir. Bu durumda da anlam su sekilde olur: ‘Ehl-i Kitap’tan hiç kimse yoktur ki kendi ölümünden önce isa’ya iman etmemis olsun’. Ayetin vermek istedigi anlam Ehl-i Kitab’ın, ölüm sırasında isa’nın Allah’ın nebisi olduğuna iman edecekler, seklindedir. Sonuç olarak: DEVAMI TIKLAYIN >>>>> (BÖLÜM 3) |
Bugün 71 ziyaretçi (77 klik) ile buradaydı.©