isamehdi
HZ.İSA'NIN REF'İ HAKKINDA BİLGİNLERCE KABUL EDİLEN İLKELER...
(Hz. İsa Yer Yüzüne Tekrar İnecek mi ?...) Bu yazı "Hz. İsa'nın göğe yükselişi ve ahir zamanda yere inişi Kitab, Sünnet ve İcma ile ortaya konmuştur" düşüncesine sahip kişilerin bu yargılarının doğru olup olmadığı husundaki araştırmalar çerçevesinde hazırlanmıştır. Aşağıda okuyacağınız metinler tamamen konu ile ilgili araştırma yazılardan alıntılanmıştır. Hiçbir şekilde bir ispat amacını taşımamamktadır. Bu hususta en doğruyu ALLAH C.C bilir. 1-Şari, akideleri belirlemiş, insanlardan da bunlara iman etmelerini istemiştir. İman, bir delilden elde edilen, realiteye uygun kesin inanıştır. Delil diye adlandırılan her şeyin bu inancı sağlayamayacağı açıktır. Bu inancı ancak hiç bir şüpheye maruz kalmayacak kesin delil oluşturabilir. 2- Bu kesin delil iki şekilde ortaya çıkmaktadır. a) Öncülleri sağlam, yargıları da duyusal ve a priori bilgiye ulaşan akli delil. Bu (görüş birliğiyle) kesinlik ifade eder ve istenilen imanı gerçekleştirir. b) Gelişi ve delaletinde kesinlik olan nakli delil. Gelişinde (vürüd) kesinlik olması demek Peygamber'den geldiği konusunda herhangi bir şüphenin bulunmaması anlamındadır. Buna örnek olarak tamamı kesin tevatürle sabit olmuş Kur'an ve tevatürlüğü ortaya konmuş olan mütevatir hadisler verilebilir. Delaletinde kesinlik olması ise anlamı açık (muhkem) nass olması anlamındadır Bu da tevil ihtimali olmayan durumda olur. 3- Bu düzeydeki nakli delil kesin bilgi ifade eder ve bununla akideyi tesbit etmek doğrudur Bu ilkelerden yola çıkarak kesin bir yolla oluşmamış ya da kesin bir yolla oluşmuş ama delaletinde ihtimal payı bulunduğundan dolayı bilginlerin görüş ayrılığına düştüğü ilmi konular ve verilerin; dinin bize sorumluluk olarak yüklediği ve inananla inanmayan arasındaki farkı belirten kesin bir sınır olarak değerlendirilen akide esaslarından olmadığını ortaya koyabiliriz. 4- Bu saydığımız ilkeler, neyin inanç prensibi olup/olmadığı konusunda gerçeği öğrenmek isteyen kişiye araştırma yolunu aydınlatmaktadır. Bu ilkeler, kitaplarının ve tartışmalarının başında bunlarda anlaşmazlık yoktur şeklinde belirten bilginlerce kabul görmüş ilkelerdir. [1] Şimdi bu konuda üç türlü değerlendirme metodu kullanmamız gerekir. - İsa'nın refi' ve inmesi ile ilgili saydıkları ayetleri değerlendirme, ileri sürdükleri hadisleri değerlendirme, bu konuda olduğunu varsaydıkları icmayı değerlendirme İleri Sürülen Ayetlerin Değerlendirilmesi. Bu konuda sıralanan ayetleri üç gruba ayıralım. 1-İsa'nın ölümünü ve yükselişini anlatan: zahir anlamıyla da ölümün gerçekleştiğini ortaya koyan ayetler: a)Al-i imran Suresi 55 ayeti: Allah, 'Ey İsa! Ben seni öldüreceğim ve seni kendime yükselteceğim' demişti. b)Nisa Suresi 157 ayeti: Biz Meryem oğlu İsa'yı öldürdük demelerinden ötürü ayetinden Onu yakînen (kesin bir şekilde) öldürmediler; aksine Allah onu kendine yükseltti ayetine kadar. c)Maide Suresi 117 ayeti: Sen beni öldürdüğünde onları gözetleyen sendin Ayeti. 2-Akla, tartışılan konuyla ilgisi olduğu düşüncesini getirmeyen ayetler, ki bundan dolayı bunlar üzerinde görüş ileri sürmeden, Burada sadece onların ileri sürdükleri ayetleri örnek vermekle yetinelim. Allah'u Teala'nın İsa'dan bahseden 'dünya ve ahirette şerefli ve Allah'a yakın kılınanlardan' (3/45) ayetini de söylediklerimize ekleyebiliriz Yakın kılınanlar ifadesinde İsa'nın, Allah'a yakın olan meleklerin yanına yükselişine ait işaret vardır. Üstad burada doğal olarak göğü kastetmektedir Ancak bu söz Kur'an'a göre tuhaf bir düşüncedir Yakın kılınanlar (Mukarrabin) ifadesi Kur'an'ın başka yerlerinde de geçmektedir: İyilik yapmakta yarışanlar, işte onlar Allah'a yaklaştırılmış olanlardır (56/10) Bu ayetlere göre cismiyle gökte yaşayan sadece İsa değildir; aksine kitlelerce Allah'ın kulu gökte yaşamakta ve gün geçtikçe de sayıları artmaktadır Bu nasıl mantık ?! Ayrıca şunu da söylemektedir: Üstelik Allah'ın 'dünyada ve ahirette şerefli kıldık' sözünde buna işaret edilmektedir Zira şerefli (vecih) kelimesi makam sahibi anlamına gelmektedir ki dünyada iken makam ve mevki sahibi olması göğe yükselişine yeterli bir göstergedir Bunlar söylenmemesi gereken sözlerdir Gerçekte İsa'nın dünyada şerefii kılınması açık mucizelerle desteklenmiş peygamberliğidir O'na kitabı, hikmeti, tevratı ve İncil'i öğretecek; onu İsrailoğullarına 'Ben size Rabbinizden bir ayet getirdim' diyen bir peygamber kılacak (3/49) Ayetten ifade ve işaretini çıkarmaya çabaladıkları göğe yükselme hikayesi bu ayetin yanında nasıl anlatılabilir? Dünyada şerefli kılınmak, nasıl olurda yeryüzünü ve İsa'nın şerefini duyumsayan yeryüzü halkını terketmek anlamına gelir? Bu grup, işte böyle her sözden, bunun inkar edeni kafir yapan akide prensibi olduğu zanlarını desteklemek için işaretler ve üstü kapalı anlamlar çıkarmaktadır. 3-Hangi anlama geldiği hususunda müfessirlerin ihtilaf ettiği iki ayet Bazıları bu iki ayetin İsa'nın yere ineceğine delalet ettiğini söylemektedir. a)Nisa Suresi 159 ayet: Kitap ehlinden hiç kimse yoktur ki ölümün-den önce ona iman etmiş olmasın. b)Zuhruf Suresi 61 ayet: 0, kıyametin alametidir; kıyamet hakkında şüphe etmeyin. (Yazarın yorumu) Fetvalar'ı yazarken bu iki ayet ve bunların İsa'nın inişine delalet etme dereceleri gözümüzden kaçmış değildi Müfessirlerin sıraladıkları farklı görüş ve anlayışlar da gözümüzden kaçmış değildi Biz, karşı çıkana küfr yargısını veren kesin delili araştırma amacında olduğumuzdan hiç bir kimsenin çıkıp da bu iki ayeti delil olarak sunacağını hesap etmemiştik Üstelik o ikisi de, bizim gibi bu ayetin kendisindeki ve tercihindeki 'müfessirlerin ihtilafını görmüş ve bu iki ayet İsa'nın inişine dair kesin nasstır demektedir Biz bundan ötürü, tefsir kitaplarından bir şeyler okuyan herkese bu iki ayetin delalet derecesini ortaya çıkararak bu konuda fazla konuşmamayı tercih ettik Ancak onlar direttiler ve bu iki ayetin İsa'nın inişine kesin bir şekilde delalet ettiğini sanarak bunları ileri sürdüler Burada okuyuculara müfessirlerin bu iki ayet hakkındaki görüşlerini özet olarak vermekle kalmayacağız, gerçeğin apaçık anlaşılması için konunun temeline ineceğiz. Birinci Ayet Bu konuda müfessirlere ait çeşitli görüşler bulunmaktadır Bunlardan ikisi en yaygınıdır 1-Ayetteki "bihi" ona ve "mevtihi" ölümü ifadelerindeki zamir İsa'ya aittir 0 zaman anlam şöyle olmaktadır: "Yahudi olsun, Hıristiyan olsun Kitap Ehli'nden hiç kimse yoktur ki İsa'nın ölümünden önce İsa'ya iman etmiş olmasın Halbuki onlar şu ana kadar kendilerinden istenildiği biçimde O'na inanmamışlardır." Öyleyse İsa'nın şu ana kadar diri olması gerekmektedir Ayrıca bu imanın O'nun ölümünden önce gerçekleşmesi de gerekmektedir; bu da ahir zamanda O'nun inişi anında olacaktır. 2-Ayetteki "bihi" : ona zamiri İsa'ya ' mevtihi : ölümü zamiri de Ehl-i Kitaptan olan kişiye aittir Bu durumda da anlam şu şekilde olur: Ehl-i Kitaptan hiç kimse yoktur ki kendi ölümünden önce İsa'ya iman etmemiş olsun Ayetin anlamı şunu haber vermektedir: Ehl-i Kitab'ın bu şekildeki imanları İsa'nın şu anda diri olmasına ve gelecekte inişine dayanmaktadır Ayetin vermek istediği anlam Ehl-i Kitab'ın, ölüm sırasında İsa'nın Allah'ın nebisi ve ümmetinin bir çocuğu olduğuna iman edecekler, şeklindedir. Bunlar müfessirlere göre ayet hakkında yaygın iki görüştür Her ikisini de tercih edenler vardır Bu iki görüşü İbn Cerir ileri sürmüş, her ikisine delalet eden haberleri sıralamış, sonrada şunu demiştir. Sıhhat ve doğruluk açısından en uygun söz şu yargıya varanın sözüdür: Bu ayetin yorumu şu şekildedir: Ehl-i Kitaptan herkes İsa'nın ölümünden önce İsa'ya iman edecektir Biz böyle söyleriz Çünkü Allah; Muhammed'e inanan herkes için, cenaze namazının kılınması, küçük çocuklarının da aynı kategoride değerlendirilmesi konularında 'İman Ehli' hükmünü vermiştir Şayet her Ehl-i Kitab ölümünden önce İsa'ya iman etmiş olsa idi, öldüğünde o Kıtabi'ye 'Ehl-i İslam' olan küçük ve büyük çocuklarından başka hiç kimsenin mirasçı olmaması gerekirdi Ayrıca namazının kılınması, yıkanması ve defnedilmesi konularında da müslüman hükmünde olması gerekirdi; çünkü İsa'ya inanarak ölen her kişi Muhammed'e inanarak ölmüştür İslam Ehli, Muhammed'i ve O'nun getirdiklerini inkar etmeden ölen Kitabi'nin yaşadığı döneme ait şahsı, malı ve bütün çocukları konularında herhangi bir hüküm aktarılmaksızın yaşadığı hayat biçimi gözönüne alınarak hüküm verilmesi görüşünde icma etmişlerdir Bu da ayetin şu anlamda olduğunu göstermektedir: İsa ölmeden İsa'ya iman edeceklerdir Bu da İsa'nın iniş zamanında olacaktır [3] İbn Cerir, bu ifadesiyle İsa'ya iman etmenin Muhammed'e de iman etmeyi gerektirdiğini söylemektedir Çünkü Muhammed'in risaleti, İsa'nın getirdiği risalet türündedir 'İbn Cerir'in İsa'ya iman etmiş bir kişinin Muhammed'e iman etmiş olacağını, böylece miras namazının kılınması, yıkanması ve müslüman mezarlığına gömülmesi konularında müslüman hükmü uygulanacağını kabul etmesi gerekir Bu da ölmüş olan Kitabi'yle ilgili herhangi bir hükmün var olmamasına dayalı olan müslümanların icmaına aykırıdır Böylece bu görüş icmaya aykırı olursa ayetin zikredilen anlamda olduğu görüşü çürümüş olur İbn Cerir'in gözünde sıhhat ve doğruluk açısından en doğru söz olması icma ile çarpışmaya girmeyen ilk görüş olmaktadır Konu buraya kadar müfessirlerden birinin, konuyla ilgili iki görüşü rivayet ehlinden aktarıp kendisine uygun birisini seçmesinden öteye gitmemektedir Fakat diğerleri bunu, varsaydıkları İsa'nın inişine dair kesin bir delil bulmuş gibi ağızlarıyla kapmıştır. Şimdi soralım, : 1-İbn Cerir, Ayet hakkındaki iki ihtimali ve bu iki ihtimali gerektiren etkileri saymaktadır İkinci görüşü İbn Abbas, Mücahid ve başkalarına dayandırmaktadır. Öyleyse nasıl İbn Abbas, Mücahid ve diğerlerinin karşı çıktığı tek bir anlamdan başka ihtimali olmayan kesin bir nass sayılabilir? 2-İbn Cerir tercih ettiği görüşü sunduğu gibi ikinci görüşü de sunmaktadır: Bir kimseye ölüm geldiğinde din konusunda o kişi için hak ve batıl tam olarak açığa çıkmadıkça o kimsenin canı da çıkmaz. Görüldüğü kadarıyla da İbn Cerir yapmış olduğu tercihten bahsederken ılımlı davranmaktadır. Bunun için Bu doğru görüştür demeyip Görüşlerin en doğrusu demektedir. 3 İbn Cerir iki anlamdan birini tercih etmiş olsa da diğer görüşü de onun dışındaki diğer alimler tercih etmiştir Nevevi ve Zemahşeri bu alimlerden iki tanesidir İbn Hacer, Fethü'l-Bari'de şunları söylemektedir: "İlla leyü'minünne bihi kable mevtihi" Kendileri ölmeden İsa'ya iman edeceklerdir. Nevevi, ayetin şu anlamda olduğunu söylemiştir: Kendisine ölümün geldiği hiç bir Ehl-i Kitap yoktur ki ölümü anında ruhu çıkmadan İsa'ya ve O'nun Allah'ın kulu ve ümmetinin çocuğu olduğuna iman etmiş olmasın. Ancak bu durumdaki iman ona yarar sağlamayacaktır Allah şöyle buyurmaktadır: Kötülükler işleyip ölüm kendilerine gelince 'Ben şimdi tevbe ettım' diyenlere tevbe yoktur. [4/8] Nevevi, devamla şunu söylemektedir: Bu görüş en baskın görüştür Çünkü birinci görüş, sadece İsa'nın inişine yetişen Kitabileri kapsamaktadır. Kur'an'ın lafzı ise İsa'nın inişi zamanında ve daha önce yaşayan bütün Kitabi'leri içine almaktadır Keşşaf sahibi Zemahşeri de buna yakın ifadeler sıralamış ve uzunca bahsetmiştir. İmam Razi de tefsirinde, Zemahşeri'nin görüşünü aktarmıştır Dileyen bu iki kaynağa müracaat edebilir Bütün bunlardan şu sonuçlar açığa çıkmaktadır: 1-Bu ayet, tek bir anlama gelen bir nass değildir ki bu konuda kesin bir delil olsun. 2-İbn Cerir'in birinci görüşü tercih edişinde kullandığı metod kabul edilemez İbn Cerir bu tercihini; (aralarında kendisinin de bulunduğu bir grup alimin de kabul ettiği gibi) bu tür iman kabul edilmeyecek, hiç bir ölçüye vurulmayan ve zamansız oluşundan dolayı hükümlerin uygulanmasını gerektirmeyen bir iman olmakla beraber; ayetteki imandan kasıt, sahibine yarar sağlayan ve hükümlerin uygulanmasını gerektiren bir iman olduğu görüşüne dayandırmaktadır. 3-İkinci görüş sahiplerinin; Ehl-i Kitap'tan kimse yoktur ki ayetindeki apaçık genellik; Übeyy b Kab'ın Kendileri ölmeden önce O'na iman edeceklerdir şeklindeki kıraatı ve herkesçe kabul edilen ölüm anındaki imanın sahibine fayda vermeyeceği ilkelerine dayalı metodlarını inceleyen kişinin 'lbn Cerir'e muhalefet etmekten ve ikinci görüş hakkında Nevevi ile bir olup Bu görüş en baskın görüştür demekten başka çaresi yoktur Bütün bunların kesin sonucu; ayetin İsa'nın inişine ilişkin kesin bir delil olması bir yana, bu konuda zahir de değildir. İkinci Ayet Bu ayette de aynı şekilde müfessirlerin farklı görüşleri vardır Bu görüşlerden olarak; 0, kıyametin kopacağını bildirir ayetindeki zamir (o), Hz Muhammed'e ya da Kur'an'a gitmektedir, tarzındaki görüş söylenebilir. Oysa müfessirlerden bir çoğunun düşündüğü gibi zamiri İsa (a)'ya göndermek gerekir. Çünkü ayetin sibakında söz İsa hakkındaydı Bununla birlikte müfessirlerin tasavvur ettikleri başka farklı bir görüş de görmekteyiz ki o da şudur: 0, yani İsa kıyametin kopacağını bildirir; yani O'nun inmesi kıyametin şatlarından bir şarttır Ya da O'nun babasız olması veya ölüleri diriltmesi öldükten sonra dirilmenin vukuuna bir delildir. [4] Böylece İsa (a)'nın kıyamet için bir bilgi olması meselesi üç noktada belirginleşmektedir: 1-O'nun ahir zamanda inişi kıyamet alametlerinden bir alamettir. 2-O'nun babasız dünyaya gelişi kıyametin mümkün olduğuna bir delildir. 3-O'nun ölüleri diriltmesi, öldükten sonra tekrar dirilmenin vaki olacağına bir delildir. |
DEVAMI BÖLÜM 2 >>>TIKLAYINIZ
Bugün 43 ziyaretçi (48 klik) ile buradaydı.©